Niye koşuyorum sorusunu cevaplayabilmek için öncelikle neyi koşuyorum sorusuna cevap vermem lazım. Bunun için koşuyu 2 ana başlık altında incelememiz lazım. Çünkü bu 2 ana başlık yapısal mantık olarak çok farklılıklar gösteriyor.
Bu 2 ana başlık; Şehir Koşuları ve Arazi Koşuları.
Ben genellikle arazi koşularını tercih ediyorum.
Bu iki başlığı tarif etmek gerekirse;
- Şehir Koşuları (Road Running);
Yol Koşusu, Duatlon (Koşu & Bisiklet) , Triatlon (Koşu & Bisiklet & Yüzme )
- Bu sporların yapıldığı parkurlar özünde bir engel, zorluk içermeyen şehir sokaklarında olan parkurlardır.
- Şehirlerin merkezlerinde oldukları için ulaşımları ve konaklama oldukça kolaydır.
- 10k (1 saat), yarı maraton (2 saat), Maraton (4 saat) ortalama süreleri ile arazi koşularına oranla nispeten daha kısa süreli yarışlardır.
- Bu ilk 3 madde nedeniyle katılımcı sayısı yüksektir.
- Parkurların kendilerine has karakterleri azdır. Her parkur diğeri ile benzer şeyler sunar.
- Bu sebeplerle şehir koşu yarışları rekabet etmekten başka pek bir şey vadetmez.
- Yarışlar kısa süreli ve yüksek tempolu soluk soluğa geçtiği için yarış içinde koşucular arası iletişim olmaz.
- Parkurlar zorluk içermediği için hiç kimse bir yol koşusuna bitiş çizgisini görmek için gitmez. Rekabet etmek için gider. Koşucu kendi dereceleri veya diğer koşucular ile sürekli bir rekabet halindedir.
- Bu sürekli fiziksel rekabet ortamının kişiye en büyük faydası; kişi başarıya odaklanır. Bu sporda daha başarılı olmak için düzenli bir antrenman programı uygulamaya başlar. Bunun takibinde günlük yaşantısını da düzenler ve hatta sporda daha başarılı olmak için daha sağlıklı olmaya çalışır. Yani daha sağlıklı olmak için spor yapmak yerini daha iyi spor yapabilmek için daha sağlıklı olmak mantığına bırakır.
-Arazi Koşuları (Trail Running);
Patika Koşuları (Orman yolları veya tarla yolları gibi yerlerde yapılan etkinlikler),
Dağ koşuları (Dağlık arazilerde yapılan etkinlikler)
Sky running (Çok fazla irtifa kazanımı olan ve genelde dağ zirvelerinden geçen rotaları olan etkinlikler)
- Koşulan parkurların uzunlukları genellikle maraton (42km) mesafesinden daha uzun olurlar. 100km, 160km uzunluğa sahip olanları yurtdışında en popüler olanlarıdır. 300km, 430km gibi mesafeye sahip olan arazi koşu yarışları dahi var.
- Koşulan parkurların özünde genellikle kendisine has çamur, taş, ağaç kökleri, yüksek irtifa, gece yol almak, aşırı sıcak veya aşırı soğuk, yağmur, kar vb zorlukları (güzellikleri) olur. Bu yüzden bunlar yol koşu yarışlarına oranla daha düşük tempolu olurlar.
- Genelde şehir merkezlerinden uzak oldukları için otel gibi konaklama tesisleri imkanları kısıtlıdır.
- Parkurların ortalama tamamlama süreleri uzundur. Bir şehir maratonunda ortalama bitirme süresi 4 saat civarındayken, bir dağ maratonunda bu ortalama 8 saat seviyelerine çıkabilir.
- Bu ilk 4 madde nedeniyle katılımcı sayısı genellikle düşük olur.
- Her parkurun kendine has karakteristiği vardır ve her parkur kendince farklı bir macera haline gelebilir.
- 40bin kişinin 4 saatte koştuğu Berlin maratonunda parkur içinde yürüyen ve birbiri ile muhabbet eden koşucu olmaz ama 400 kişinin katıldığı ve ortalama 8 saatte bitirilen bir dağ maratonunda hemen hemen her koşucunun yürüdüğü veya diğer koşucular ile muhabbet ettiği anlar olur.
Bu kadar açıklamadan niye arazi koşularını yapıyorum cevabına;
Bu soruyu yüz bin kişiden daha fazla üyesi olan "arazi ve ultra mesafe koşu" isimli Facebook grubunda sordum. Ankete gelen cevaplar kafamdaki cevaplara oldukça paralel çıktı.
Bu cevapları en çok tercih edilenden en az tercih edilene göre sıralıyorum;
- "Koşuyu bir terapi olarak kullanıp rahatlamak için"
Hem doğanın içinde bulunmak hem uzun saatler boyunca hoşuna giden bir aktivitede enerji harcamak insan bünyesinde hem fiziksel hem zihinsel olarak gevşeme ve rahatlamaya sebep oluyor. - "Fiziksel limitlerimi görmek için"
yüz küsur kilometre mesafede, geceyi gündüze katan bir mücadelede, onlarca saat sürebilecek bir yarış insanın fiziksel limitlerini görmek için çok iyi ortam sağlıyor. Hiçbir fiziksel zorlanmaya ihtiyaç duymadan yaşadığımız güvenli hayatlarımızda fiziksel limitlerinizi görmenizi sağlayacak bir ortam bulmanız imkansız gibi bir şey. - "Daha çok yemek yemek için bir bahanem olsun diye"
Şehrin beyaz yakalıları rutin yaşantılarında enerji harcamadıkları için genellikle kilo sorunları olur veya hayatlarını diyet ile geçirirler. Ama 3 saatlik bir arazi koşusu antrenmanında harcayacağınız 3bin kalori size kilo almadan yemek yemek konusunda güzel bir fırsat verir. - "Hoşuma gittiği için koşuyorum"
Koşu keyif veren bir hobi. Bu işe başladıktan sonra bir nevi bağımlılık dahi yaratabiliyor. Hatta aşırı koşu antrenmanı yapmak yüzünden kendini sakatlayan koşucular dahi oluyor. Ayakkabı, eşofman giy, koş gel, ter at, rahatla. Bu bağımlılık yapan keyifli bir döngü haline geliyor. - "Doğanın güzellikleri daha yakından görmek için"
Tek bir yarışın içinde dahi "orman, dağ, göl vb" bir çok doğa güzelliğini bir arada görmek mümkün oluyor. Bu doğa güzelliklerinin bizzat içinde koşmak oldukça keyif verici bir durum. - "Daha güçlü ve daha dayanıklı hissetmek için"
30 saatlik 160km lik bir yarışı bitirebilmek insanın oldukça güçlü ve dayanıklı hissetmesine sebep olabiliyor. - "Toplumdan uzaklaşmak için"
Arazi koşuları genellikle şehir dışında olduğu için toplumdan bunaldığınız zamanlarda toplumdan sizi uzaklaştırmak için oldukça iyi iş görürler. - "fit olmak ve kilo vermek için"
- "Sosyalleşmek için"
Arazi koşu yarışları sizinle aynı hobiye sahip insanlarla tanışmak için oldukça iyi bir ortam sunuyor. - "Hedef yarışımda daha iyi bir derece elde etmek için"
Burada görebileceğiniz üzere şehirdeki yol koşucularının belki de en çok tercih edeceği seçenek arazi koşucularının anketinde en az tercih edilen cevap oldu.
Bu cevaplardan sonra arazi koşularını niye yaptığım biraz anlaşılmıştır umarım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder